17.10.11

Müzayede: Jessie Benardete Özel Koleksiyonu

İlk Bölümü geçtiğimiz mart ayında gerçekleşen Jessie Eskenazi Koleksiyonu'nun ikinci bölümü 23 Ekim 2011 - Pazar günü Esma Sultan Yalısı'nda Alif Art Antikacılık tarafından gerçekleştirilecek müzayede ile koleksiyonerlerin beğenisine sunulacak.. Müzayedede Nurullah Berk, Burhan Doğançay, Fikret Mualla gibi ustalara ait toplam 144 eser bulunacak.

MATISSE



Fransız sanatçı Matisse'in olağanüstü eserlerini 16 Ekim.2011 ile 19 Şubat.2012 tarihleri arasında doğum yeri olan Le Cateau - Cambresis'teki Matisse Müzesinde bir arada görmek mümkün.

20.7.11

Fausto Zonaro L'Imbarcazione 385 bin Euro'ya satıldı!



2.Abdülhamit döneminde saray ressamı olan italyan Fausto Zonaro'nun İstanbul'da yaptığı bir eseri Sotheby's açık arttırmasında 385bin euro'ya alıcı buldu. L'Imbarcazione adlı yağlı boya tablo 45bin eurodan satışa çıkarıldıktan sonra bu fiyata ulaştı. Eseri kimin aldığı açıklanmadı.

14.7.11

PERA MÜZESİNDE SERGİ / 20 Temmuz - 2 Ekim 2011



ŞİMDİKİ ZAMANLAR

Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi
2010-2011 Öğrenci Projeleri Sergisi


Kuruluşundan bu yana her yıl yaz aylarında salonlarını genç sanatçılara ve sanat eğitimi veren kurumlara ayıran Pera Müzesi, bu yıl da Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ’ni ağırlıyor.


Geniş bir yelpazede eğitim veren fakültenin genç sanatçı ve tasarımcılarının seçilmiş yapıtlarından oluşan "Şimdiki Zamanlar" sergisi; fakültenin sanat eğitimini deneyimlemenin yanı sıra; resim, baskı resim, heykel, seramik, yerleştirme, mekân tasarımları, grafik tasarım, fotoğraf, dijital sanat, cam, video gibi zengin ifade olanaklarıyla çağdaş sanat ve tasarım sorunlarının, yenilikçi yönelimlerin ve ayrıksılaşan kimliklerin önemli bir zemini olmayı amaçlıyor.

6.7.11

Rembrandt @ LOUVRE, Paris

18 Temmuz'a kadar Paris, Louvre müzesinde Rembrandt and the faces of jesus sergisini kaçırmayın!


http://www.louvre.fr/llv/commun/home.jsp?bmLocale=en

SANAT NEDİR?

Sanat en genel anlamıyla, yaratıcılığın ve hayalgücünün ifadesi olarak anlaşılır.


Tarih boyunca neyin sanat olarak adlandırılacağına dair fikirler sürekli değişmiş, bu geniş anlama zaman içinde değişik kısıtlamalar getirilip yeni tanımlar yaratılmıştır. Bugün sanat terimi birçok kişi tarafından çok basit ve net gözüken bir kavram gibi kullanılabildiği gibi akademik çevrelerde sanatın ne şekilde tanımlanabileceği, hatta tanımlanabilir olup olmadığı bile hararetli bir tartışma konusudur. Açık olan nokta ise sanatın insanlığın evrensel bir değeri olduğu, kısıtlı veya değişik şekillerde bile olsa her kültürde görüldüğüdür.


Sanat sözcüğü genelde görsel sanatlar anlamında kullanılır. Sözcüğün bugünkü kullanımı, batı kültürünün etkisiyle, ingilizcedeki 'art' sözcüğüne yakın olsa da halk arasında biraz daha geniş anlamda kullanılır. Gerek İngilizce'deki 'art' ('artificial' = yapay), gerek Almanca'daki 'Kunst' ('künstlich' = yapay) gerekse Türkçe'deki Arapça kökenli 'sanat' ('suni' = yapay) sözcükleri içlerinde yapaylığa dair bir anlam barındırır. Sanat, bu geniş anlamından Rönesans zamanında sıyrılmaya başlamış, ancak yakın zamana kadar zanaat ve sanat sözcükleri dönüşümlü olarak kullanılmaya devam etmiştir. Buna ek olarak Sanayi Devrimi sonrasında tasarım ve sanat arasında da bir ayrım doğmuş, 1950 ve 60'larda popüler kültür ve sanat arasında tartışma kaldıran bir üçüncü çizgi çekilmiştir.


Sanat hakkında bilgi edinmek istiyorsanız; bence, Ernst Gombrich, THE STORY OF ART sanatla ilgilenen herkesin okuması gerekli bir kitaptır. 

10.6.11

Haftasonu trafiğine girmeden Sakıp Sabancı Müzesi'ni gezin..

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), kara trafiğinden uzak durmak isteyen ziyaretçilerini haftasonları hizmet veren ücretsiz teknesine davet ediyor. Böylece, SSM’nin açıldığı ilk günden beri büyük ilgi gören yeni sergisi Karşıdan Karşıya’yı görmek isteyenler, müzeye rahatça ulaşarak Türkiye ve Yunanistan müzelerinin ilk kez bir araya geldiği bu önemli sergiyi gezmenin keyfini yaşıyor. SSM’ye ücretsiz tekne ile gelenler ayrıca müzeyi %30 indirimli gezme hakkına sahip oluyor. 



ANDY WARHOL "WARHOL HAREKET HALİNDE"


08 Haziran – 09 Temmuz 2011


Galerist 20. yy. sanatının en önemli isimlerinden biri olarak değerlendirilen ünlü Amerikan sanatçı Andy Warhol’un film, video ve polaroidlerinden oluşan ‘Warhol Hareket Halinde’ adlı sergisini sanatseverlerle buluşturacak. 8 Haziran – 9 Temmuz 2011 tarihleri arasında Galerist’in Galatasaray, Tepebaşı ve Akaretler galerilerinde yer alacak sergi, sanatçının çağdaş sanatın yanı sıra moda, tasarım, fotoğraf, film ve video gibi farklı disiplinlere taşan geniş kapsamlı üretimini izleyicilerle buluşturacak.

The Andy Warhol Foundation for Visual Arts ve The Andy Warhol Museum ile Galerist arasındaki uzun süreli diyalogun sonucu olarak gerçekleştirilen sergi, 20. yüzyıl sanatına estetik açıdan farklı bir yorum getiren POP ART’ın ikonik figürlerinden biri olan Andy Warhol’un sinema ve fotoğraf tekniğini kullanarak gerçekleştirmiş olduğu önemli çalışmalardan oluşuyor. Çağdaş Sanat Tarihi açısından Warhol’un önemi, resimlerinin yanı sıra birbirinden farklı teknikleri eşzamanlı olarak kullanmasında yatıyor. Galerist’teki “Warhol Hareket Halinde” sergisi, sanatçının 1962 yılında New York’ta kurduğu ünlü “Factory” atölyesinde giriştiği deneylerin sonucu olan çalışmaları izleyicilere sunuyor. Sergide yer alan çalışmalar, hem sanatçının yaratıcı çabalarını, hem de onun yakın ilişki içinde olduğu Dennis Hopper, Mick Jagger, Joan Collins ve Liza Minnelli gibi popüler Amerikalıları gündeme getiren bir özelliğe sahip.

Andy Warhol Slovenya göçmeni fakir bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak 1928 yılında Pittsburgh’ta doğdu. Bu kentte grafik eğitimi aldıktan sonra 1945 yılında, vefatına kadar hiç ayrılmayacağı New York’a taşındı. Tasarımcı olarak kısa sürede kendini kabul ettirmeyi başardıysa da, sanatçı olarak kullandığı serigrafi tekniğiyle yaptığı resimlerin (Campell’s çorbaları, Elvis, Monroe, James Dean ve Jackie Kennedy portreleri gibi) kabul görmesi 1960’ları buldu. 1962’de Factory ismin verdiği atölyesinde film tekniğiyle denemelere başlayan sanatçı, 1965’ten itibaren New York sanat ortamının gündemini belirleyen figürlerden biri oldu. (Alıntı: „I love to do the same thing over and over again“, 1962). Onun olağanüstü etkili sansasyonlar yaratan etkinliklerinde, underground film, yayıncılık (Interview) ve pop müzik (The Velvet Underground) alanlarında dönemin birçok önemli sanatçısıyla, pop yıldızıyla birlikte çalışması, etkisini bugün bile koruyan bir “kült sanatçı” kimliğinin oluşmasına neden oldu. 1968 yılında bir silahlı saldırıya uğrayan Warhol, bu yıllarda polaroid kamera ile çektiği fotoğraflardan yararlanarak yaptığı portreleri, popüler kültüre ait imgeleriyle kendisini ikonalaştırarak, müzik, film, tasarım gibi alanları da içine alan bir etki çemberi yaratmayı başardı. Önümüzdeki günlerde sanatseverlerle buluşacak olan Galerist’teki sergi de sanatçının bu dönemindeki çalışmalarına yoğunlaşıyor. 1987 yılında vefat eden sanatçının 1989’da yayınlanan günlükleri, 1990’lardan itibaren açılmaya başlanan özel arşivi (Time Capsules) ve The Andy Warhol Foundation for Visual Arts vakfının çalışmaları sanatçıyı uluslararası çağdaş sanatın gündeminde tutmaya devam etmektedir.

“Warhol Hareket Halinde” sergisi, 08 Haziran – 09 Temmuz 2011 tarihleri arasında Galerist Akaretler’de Polaroidler, Galatasaray ve Tepebaşı’nda ise filmler olmak üzere her 3 mekânda birden görülebilecek.

22.2.11

Allianoi



Allianoi İzmir - Bergama sınırları içinde, Yortanlı Barajı gölet alanının tam ortasında, Paşa Ilıcası Mevkii’nde yer alan bir antik kenttir.
1998 yılından bu yana da Paşa Ilıcası merkez olmak üzere baraj gölet alanı içinde kalan alanda kurtarma kazı çalışmaları devam etmektedir. Baraj Gövdesi ve çevre ile bağlantısını sağlayacak yol yapım çalışmaları devam etmektedir. Proje aynen uygulandığı takdirde, baraja su toplanmaya başlandığı gün Allianoi tamamen su altında kalacaktır. Yağış rejimi ve bitki örtüsü ile bağlantılı olarak yaklaşık 40-60 yıl arasında ömrü olduğu düşünülen barajın gölet alanında bu süre zarfında alüvyon birikecek. Ve Allianoi yaklaşık 12- 15 m.’lik alüvyon dolgu altında kalacaktır.
Antik yazarlardan P.Aelius Aristides’in Hieroi Logoi adlı eserinde Allianoi anılmaktadır. Bu antik kaynak haricinde henüz, antik yazarlarda veya epigrafik buluntularda, Allianoi hakkında başka bilgiye ulaşılamamıştır. Allianoi, “Sağlık Tanrısı Asklepion’un yurdu” olarak bilinmektedir
İlginç bir özelliği, antik çağ kaynaklarında sadece bir kez, M.S. 2. yüzyıl Batı Anadolu yazarı Aelius Aristides'in "Hieroi Logoi" (Kutsal Anlatılar) adlı eski çağ tıbbının en önemli kaynaklarından biri olan eserinde anılmış olmasıdır. Bu kaynak haricinde antik yazarlarda veya epigrafik buluntularda henüz bahsine rastlanmamıştır.

Allianoi’nin batısındaki orman arazisinde yapılan kazı çalışmaları sırasında, Erken Tunç Çağı II’ye ait bir adet Yortan kabı ele geçmiştir. Çakmak Tepe eteklerinde ise çok sayıda çakmak taşı eser saptanmıştır. Bunun haricinde dolgu toprak içerisinden iki adet taş balta ele geçmiştir. Tüm bunlara dayanılarak Allianoi ve yakın çevresinde prehistorik bir yerleşim olduğu düşünülmektedir.

Hellenistik Dönem'de sıcak su kaynağını değerlendiren küçük bir termal merkezi olduğu sanılmaktadır. Bu devre ait sadece birkaç arkeolojik ve nümizmatik eser ele geçmiş olmasına rağmen Allianoi merkez yerleşiminde Helenistik mimariye rastlanılmamıştır.

Allianoi’de, Roma İmparatorluk Dönemi’nde (M.S. II.YY) kült merkezinde, Anadolu'nun pek çok merkezinde ve Pergamon’daki Asklepieionda olduğu gibi büyük bir bayındırlık faaliyeti yaşanmıştır. Kült merkezinde mevcut binaların büyük bir kısmı bu döneme aittir. Ilıcanın yanı sıra, köprüler, caddeler, sokaklar, insulalar, geçiş yapısı, propylon ve nympheum bu dönemde planlanır.

Bizans Dönemi, Allianoi’de yoğun yerleşimin görüldüğü dönemdir. Ancak bugünkü adıyla Bergama'da (Pergamon) olduğu gibi sosyo-ekonomik açıdan son derece zayıf bir dönem yaşanmıştır. Kült merkezinde yaşamaya başlayan Bizanslılar, Roma Çağı’na ait heykeltıraşlık eserlerini ve mimarlık kalıntılarını tahrip edip, devşirme malzeme olarak kullanmaya başlamışlardır. Roma Çağı’na ait stoaların ve ana caddelerin tabanları kullanılmak suretiyle, yeni ve daha basit mekanlar inşa edilmiştir. Allianoi’nin en önemli yapısı olan ılıcanın ve nympheumlar da ihtiyaçlara uygun küçük değişiklikler yapılarak kullanılmaya devam etmiştir. Bazilikal planda büyük bir kilise inşa edilmiştir. Yerleşmenin içinde ve yakın çevresinde de şapeller yapılmış, ayrıca bu dönemde metal, seramik ve cam atölyelerini kurulmuştur.

Osmanlı döneminde Paşa Ilıcası, Aydın Salnameleri'nde zikredilmektedir. Ancak yoğun bir şekilde kullanılmamıştır. Çünkü kazılar sırasında Osmanlı dönemine ait birkaç sikkenin dışında iz yoktur. 20. yüzyıl başlarında bölge kaymakamı Kemal Bey tarafından Ilıca ele alınmış ve büyük havuzun bulunduğu yerin kısmen yeniden kullanıma açılmasını sağlamıştır. Ilıcanın batısındaki Roma köprüsünün, Osmanlı döneminden 1979 yılına kadar Bergama-İvrindi arasında kullanıldığı anlaşılmaktadır.

20. yüzyılın başında kısmen temizlenmiş ancak sonra yeniden gelen sel nedeniyle, ılıcanın bulunduğu kısmın 1950’li yıllara kadar atıl durumda kaldığı anlaşılmaktadır. 1992 yılında, Bölge Karayolları Müdürlüğü tarafından halen mevcut Roma Köprüsü, kurul kararı olmaksızın yapılan bir ihale ile kısmen deforme edilerek yeni bir köprü inşa edilmiştir. Aynı yıl ılıcanın restorasyonu İzmir Valiliği tarafından İzmir İl Özel İdaresi aracılığı ile ihaleye verilmiştir. Bir yıl süren restorasyon işlemleri sırasında yine kurul kararı olmaksızın ılıcanın içi deforme edilerek üzerine modern bir bina yapılmıştır. Bu tarihten itibaren işletmeye verilmiştir, Şubat 1998'de yaşanan ağır bir sel taşkını ile tesis yeniden kullanılamaz duruma getirmiştir. Çayın güneyinde ise özel şahıslara ait olan arazide tarım yapılmıştır. Bu onarımlarda ilave edilen modern binaların büyük bir bölümü 2003 yılı çalışmaları sırasında kaldırılmış ve antik ılıca mekanları ortaya çıkarılmaya başlanmıştır.
Yortanlı Barajı gövdesinin çalışmaları bitmiş, çevre ile bağlantısını sağlayacak yol yapım çalışmaları devam etmektedir. Proje aynen uygulandığı takdirde, baraja su toplanmaya başlandığı gün Allianoi tamamen su altında kalacaktır. Yağış rejimi ve bitki örtüsü ile bağlantılı olarak yaklaşık 40-60 yıl arasında ömrü olduğu düşünülen barajın gölet alanında bu süre zarfında alüvyon birikecek. Ve Allianoi yaklaşık 12- 15 m.’lik alüvyon dolgu altında kalacaktır.
Bu arada Allianoi sitinde Trakya Üniversitesi Yrd.Doç.Dr. Ahmet Yaraş'ın yönetiminde 1998-1999'de Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün, 2000-2004 döneminde ise Philip Morris'in katkıları ve ayrıca Yortanlı Kurtarma Derneği bünyesinde örgütlenmiş gönüllülerin özverileriyle kurtarma kazıları gerçekleştirilmiştir. 1998-1999 kazı çalışmaları sonucunda, kazılan alanın Allianoi olduğu öğrenildikten sonra, Bergama Müze Müdürlüğü'nün başvurusu üzerinde, İzmir I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu 29.03.2001 gün ve 9229 sayılı kararla, Allianoi'yi I. Derecede Arkeolojik Sit Alanı ilan edilince gerçek anlamda kurtarma kazısına dönüşmüştür. Bu arada özellikle Philip Morris'in katkılarıyla sitin kamuoyuna tanıtılmasında önemli çabalar gösterilmiştir.
2000 yılı kazı çalışmaları sırasında sade bir şekilde restore edilen bir sektörün tarla toprak seviyesini aşan ve Bergama-İvrindi yolundan geçerken de görülebilen bir mimari öğe haline dönüştürülmesi sağlandı. 2003 yılı kazı sezonunda biri Güney Ilıca ile dere sınırını belirleyen Roma duvarının mevcut kısmının sağlamlaştırılarak, yükseltilmesiyle (dolgu çöküntüsünü önlemek amacıyla), diğeri Kuzey Ilıca batısındaki mekanları sel taşkınlarından korumak amacı ile iki sağlam koruma duvar projesi gerçekleştirildi. Bu duvarlar sayesinde sit İlya Çayı'nın taşkınlarından kısmen korunmuş oldu. İşin ilginci, bu projeyi 100 yıl önce Kaymakam Kemal’in de düşünmüş olması, Alman Kazı heyetinde görevli Mimar W. Dörpfeld’den yardım istemesiydi. Ancak Ilıca turizme kazandırılamamıştı. Günümüz kazılarında Alman Arkeoloji enstitüsü'nün kazılarından biri olan Pergamon Kazısı’ndan bazen araç gereç yardımı da alındı. ahşap bir seyir platformu oluşturuldu. Düzenleme ve yol parkuru mümkün olduğunca en görsel alanlardan geçirildi. Yeşillendirme çalışmaları yapıldı. Bergama Müzesi'ne en ünlüleri sitin simgesi haline gelmiş Nymphe heykeli olan toplam 10000 eser teslim edildi. Allianoi merkez yerleşimi haricinde 1998 yılından beri süren kazılarda tüm gölet alanı içerisinde araştırmalara devam edilmektedir. Bu araştırmalar sırasında 2 km. kuzeydoğuda Helenistik Döneme tarihlenen bir çiftlik yerleşiminin ve Pergamon su hattına ait olan kemerin devamı keşfedilmiştir. Yine gölet alanı içerisinde kalacak, 311 numaralı parselde yapılan çalışmalarda bir Bizans nekropolü ve nekrolol şapeli ele geçmiştir.
Yortanlı Barajı ile Allianoi arasındaki açmazı çözmek için başbakanlık tarafından bir komisyon oluşturulması istendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün çağrısıyla toplanan akademik komisyon, 05-06.07.2005 tarihinde Allianoi’ye gelerek inceleme ve istişarelerde bulundu. 18.07.2005 tarihinde raporunu tamamlayarak bakanlığa sundu. Komisyonun sonuç kısmında, "Heyetimiz yerinde ve Kurul işlem dosyasında yaptığı inceleme ve değerlendirmelerin sonucunda, Allianoi olarak adlandırılan tescilli arkeolojik sit alanının, kültür tarihimize katkıları nedeniyle korunmasının tartışmasız olduğu; ancak bu amaçla sunulmuş olan koruma önerilerinin alanın korunması konusuna gerçekçi bir çözüm getirmediği görüşündedir. On binlerce yıllık bir süreçten geçerek bize ulaşan bir kültür varlığını yok etme hakkına sahip olmadığımız gibi, bunları gelecek nesillere aktarma yükümlülüğümüzün olduğu da kesinlikle unutulmamalıdır. Bu nedenle anlık çözümler aramak yerine, alanın bütüncül ve kalıcı olarak korunması ve sergilenmesi için daha fazla zaman kaybetmeden harekete geçilmesi, bu konuda ulusal ve uluslar arası sorumluluğumuzun bir gereğidir." denilmektedir.
Allianoi, kültür, sağlık ve kongre turizmine kazandırılabilecek kadar görsel zenginliğe sahiptir. Allianoi’nin henüz yeteri kadar tanıtımı yapılmadığı halde, Bergama’ya gelen turistlerin büyük ilgisini çekmektedir. Gerekli yasal düzenlemelerden sonra kazı ekibi tarafından kısmen başlatılan basit çevre peyzajı tamamlandığında, ülkemiz ve Bergama yeni bir ören yeri kazanacaktır.
Uzun vadede, Bergama’ya gelen turistin 1/10’i Allianoi’ye getirtilmiş olsa -ki normal bir turizm mevsiminde yaklaşık 600.000 turist Bergama’yı ziyaret etmektedir- Bergama’da konaklayan turist sayısında dolayısıyla ilçenin turizm gelirlerinde ciddi bir artış olacaktır. Böylelikle 45 °C olan sıcak suyu ile korunmuş ören yeri ve Adatepe'de kongre turizmine dönük bir tesisle ilçe ve ülkemiz için eşsiz bir merkez kazandırılmış olacaktır.
Avrupa’da Badenweiler ve Baden Baden gibi birçok örneği bulunan ılıca merkezlerinde, sadece bir iki metresi korunmuş birkaç duvar olması yeterli görülürken Allianoi’de tamamı üst yapısına kadar korunmuş 9000m2’i aşan bir alana yayılan bir ılıca mevcuttur. Türkiye’de de bu bölgeye yakın, İzmir Balçova Ilıcası ve Balıkesir'deki ılıcalar gibi çok daha basit yapıdaki tesislerin doluluk oranı, yıl boyunca sürmektedir. Ve bunlar ülke ekonomisine büyük katkı sağlamaktadır.
Önerilen alternatif projede set yapıldığı takdirde doğu ve batı da ana kayaya kadar inilerek geçirimsiz tabakaya beton enjekte edilecek. Perde duvarları ile kuşaklama yöntemiyle Allianoi’nin su altında kalması önlenecektir. Ilıcanın kuzeyinden bir tünel aracılığı ile baraj gölet alanına su verilmesi sağlanabilecektir. Eğer bu proje uygulanabilirse, ılıcanın kuzeyindeki tepeye kongre amaçlı bir turistik tesis yapılmak suretiyle, kültür, sağlık ve kongre amaçlı tesis ile olağanüstü bir kompleks elde edilebilir.

21.2.11

Araştırma: Van Gogh sarısı gün ışığının etkisiyle koyulaşıyor..


Hollanda - Amsterdam kentinde bulunan Van Gogh Müzesi'nde yapılan araştırmalar sonucunda, ünlü ressamın açık sarı elde etmek için kullandığı beyaz ve sarı karışımının tablo üzerindeki cila ile temasında gün ışığının tetiklemesi sonucunda meydana gelen kimyasal reaksiyon ile sarı renklerin zamanla koyulaşmakta olduğu, kahverengiye dönüştüğü ortaya çıkmıştır.

Müze yetkilisi Ella Hendriks "Araştırma, tabloların nasıl eskidiği ve renk değiştirdiği konusunda önemli bir tespit yaptı. Tabi nasıl korunacağına da yol gösteriyor. Gelecek nesillere tabloların renk değiştirmeden ulaştırmanın en kolay yolu tabloları güneş ışığından uzak tutmak"dedi.

Bu araştırma Hollanda, Fransa,  Belçika ve İtalya'dan çok sayıda uzman bilim adamının katıldığı özel bir ekip tarafından gerçekleştirildi. 

Analitik kimya adlı Amerikan bilim dergisinde yayınlanan makaleye göre, bilimadamları çok ince mikroskopik X ışını kullanarak kimyasal reaksiyonu tespit etti.


ARSLAN SÜKAN "Siz Uyurken" @ GALERIST Tepebası_01 - 26 Mart 2011



Galerist, Türk çağdaş sanatının yeni temsilcilerinden Arslan Sükan’ın "Siz Uyurken" başlıklı ilk kişisel sergisine 01 Mart – 26 Mart 2011 tarihleri arasında ev sahipliği yapıyor. Sergide sanatçının, boyut kavramının yarattığı illüzyonu ve günümüz dünyasının gelişiminin etkilerini kendisine has soyut bir dille sorguladığı fotoğrafları sanatseverlerle ilk kez buluşuyor.

Sükan, genellikle yer seviyesinden yüksek noktalardan olayları inceleyen perspektifler kullanarak, mimari öğeleri yeniden şekillendirip, yeni bir biçimsellik oluşturuyor. Kullandığı geleneksel fotoğraflama ve dijital manipülasyon teknikleriyle, görüntüler neredeyse dünya ötesi bir hal alıyor. Aynı diyarda hem umut hem de tehlike bekliyor. Gökyüzünün simsiyah olması, bize sonsuz bir boşluğun insan hayatının belirsizliğini ve geriye kalan yapılar ve sahnelerinde insanın bu belirsizlik içindeki var olma çabasını simgeliyor.

Sanatçının işleri insanın en temel isteklerinden biri olan sınırsız özgürlüğe ve yeni bir gerçekliğe ulaşabilmek için kişinin kendisini ve evrenini sonsuz olasılıklara açmasıyla yaşadığı dönüşümlerle ilgilidir. Bir sahneyi, cismi veya kimliği dönüştürmenin ardında yatan itici gücün esas temelleri, yaşadığımız dünyadan kaçma veya onu yeniden şekillendirme isteğimizde yatıyor. Bu yaklaşım, herhangi bir durumda, insanlar için ‘ne kadar’ın yeterli olacağını inceliyor; bir yandan yok oluş diğer yandan yeni bir olasılık yaratmakla ilgileniyor.

İşlerinde yer verdiği karanlık, insan hayatının ve içinde yaşadığı gezegenin farklı durumlarını ve hikâyelerini yeniden düzenliyor; bunu kusursuz bir şekilde yaparken, uzaktakiler yakın, büyük olanlar ise küçük görünüyor. Aynı, bizimle alakalı boyut, uzaklık ve ışık gibi öğelerin, ister uyanık ister uyurken, bir hayalmişçesine yok olması gibi. Kendi gezegeninde insanın varlığı ve yokluğu arasındaki sonsuz bir ilişki. İşte bu fotoğraf serisi, gerçeğin yeni bir anlam bulduğu bu dünyayı yakalamaya çalışıyor.

Arslan Sükan 1973 yılında Ankara’da doğdu. Bilkent İç mimari ve çevre tasarımını bitirdikten sonra New York’ta School of Visual Arts’tan fotoğraf eğitimi aldı. 2009 yılında New York Photo Festivali’nde en iyi çağdaş fotoğraf dalında ödül aldı. İşleri Paris’te Maison des Metallos, Atina’da Kappatos Galeri ve New York’taki ‘New Visionaires’ karma sergilerinde gösterildi. Sükan, New York ve İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor.

18.2.11

Hüseyin Çağlayan "Yakınlık Sensörleri" @ GALERIST _24 Şubat-26 Mart 2011




Ülkemizi dünya çapında en iyi şekilde temsil eden, özellikle geçtiğimiz günlerde Grammy Ödüllerinde Lady Gaga'nın tercihi olarak büyük ses getiren dünya çapındaki sanatçı ve moda tasarımcısı Hüseyin Çağlayan’ın "Yakınlık Sensörleri" başlıklı kişisel sergisi 24 Şubat – 26 Mart 2011 tarihleri arasında Galerist'te..


Sergi, Çağlayan’ın son dönemde ürettiği heykel, video ve ses enstalasyonlarının dünya gösterimi olması nedeniyle büyük önem taşıyor. Sanatçının Galerist’teki üçüncü kişisel sergisi için üretilen eserlerin yanı sıra ilk kez geçtiğimiz yıl Londra'daki Lisson Gallery’de sergilenen ve kültürel form olarak müziği inceleyen "Üzgünüm Leyla" başlıklı eseri de Türk izleyicisiyle buluşturulacak.

Çağlayan, "Arzunun Yakınlığı" başlıklı yeni eserinde, İstanbul’un kültürel ve tarihsel bağlamdaki yerini inceler. Dünyada İstanbul kadar çok yönlü ve tarihin farklı zamanlarında farklı kültürler tarafından bu denli arzulanmış başka bir şehir yoktur. Çağlayan şehrin hem geçmişte, hem de günümüzde, sürekli bir akış halinde olduğuna inanır. Binlerce yıl içinde İstanbul’un 150’den fazla ismi olmuştur. Her isim belirli bir kültürün şehirle olan bağını yansıtmaktadır. Birbirine zıt kültürler, birbirinden çok farklı zamanlarda, şehrin kimliğine sahip çıkmış ve şehrin temsil ettiklerine dair kendi iddialarını ortaya atmışlardır.

Sanatçı, "Değişimin Yakınlığı" başlıklı yeni enstalasyonunda ise geçtiğimiz yüzyılın ikonik saç ve makyaj stillerini araştırır. Video, heykel ve robot teknolojisinin kullanımıyla eser bir stilden diğerine dönüşüm geçirir. Enstalasyonun hareket ederek geçirdiği belli belirsiz değişimler, stiller arasında keskin kontrastlar oluşturarak izleyicinin kimlik ve estetiğe dair kendi sonuçlarını çıkarmalarına fırsat sunar.

Türkiye’nin başarılı kadın şarkıcılarından Sertab Erener’in, bir Osmanlı orkestrasıyla beraber söylediği türkü performansının, adeta bedeninden ayrılmış bir deneyimini yaratan "Üzgünüm Leyla" başlıklı enstalasyon, ses, film, heykel ve müzik notalarının birbiriyle uyumlu bir kombinasyonundan oluşmaktadır. Çağlayan burada müzik deneyimini farklı enstrümanlardan çıkan sesleri, İran şiirini ve Rum Ortodoks ilahilerini birleştiren kompozisyonun üzerindeki farklı kültürel etkiler ile katmanlı bir biçimde inceler.

"Arzunun Yakınlığı" ile İstanbul’un geçmişine ve geçmişte barındırdığı kültürlere gönderme yapan Çağlayan "Değişimin Yakınlığı" ile farklı çağlardaki saç ve makyaj stillerini ve son olarak "Üzgünüm Leyla" enstalasyonundaki müzik ile geçmişi, bugün üzerinden sorgular.

Hüseyin Çağlayan 1970 yılında Kıbrıs’ta doğan Hüseyin Çağlayan, 1993 yılında Central St. Martins’den mezun oldu. Mezuniyet koleksiyonunun Londra’nın en ünlü çok markalı butiklerinden Browns tarafından satın alınması, moda dünyasında önemli bir güce sahip olmasını sağladı. 1994 yılında Çağlayan kendi markasını oluşturdu ve 2002 itibariyle Londra’da yaptığı defilelerini Paris’e taşıdı. 1999 ve 2000 yıllarında İngiltere’de Yılın Tasarımcısı ödülünü aldı. tasarımcısı ödülüne layık görülmüştür. Çağlayan’ın yapıtları, dünyanın en önemli sanat platformlarından Tate Modern, Museum of Modern Art New York, Victoria& Albert Museum ile Centre d’Art Contemporain dahil olmak üzere pek çok yerde sergilenmiştir. 2005 yılında Hollanda’daki Gröninger Müzesinde, moda ve sanat yönünde 10 yıllık birikimini kapsayan bir retrospektif sergisi düzenlenen Çağlayan, aynı yıl Venedik Bienali’nde Türkiye’yi temsil etmiştir.

Çağlayan’ın 2009 yılında London Design Museum’da gerçekleşen ve son 16 yıllık çalışmalarını kapsayan retrospektif niteliğindeki video, tasarım ve enstalasyon içeren sergisi daha sonra Museum of Contemporary Art in Tokyo’da sunulmuş, geçtiğimiz yıl İstanbul Modern Sanat Müzesi’nde izleyici ile buluşmuştur.

Andy Warhol @ Christie's

Andy Warhol

1974'den günümüze özel koleksiyonda yer alan 1967 yılında yapılmış 11 büyük ölçekli tablosundan biri Christie's'de gerçekleşen Post - War ve Contemporary Art Auction'da 17.441.892 USD 'a satıldı. 


Pop Art akımının önde gelen sanatçılarından Warhol'un portresi kırmızı beyaz 1.8m x 1.8m -ipek baskı-sergiraf.


Müzayede sonuçlarını görmek için aşağıdaki linke tıklamanız yeterli..
Christie's_Post War and Contemporary Art



Jessie Eskenazi Benardete'nin Özel Koleksiyonu Müzayede de!

Çanakkale İşi _ At
Merhum Jessie Eskenazi Benardete'ye ait 182 adet hem oryantalist hem klasik-çağdaş Türk tablo, 55 adet hat sanatı eseri, 17 Çanakkale işi seramik obje ve 16 Osmanlı sanat objelerinden oluşan toplam 260 eserlik Özel Koleksiyon Alif Art Antikacılık Aş. tarafından 06 mart 2011'de Esma Sultan Yalısı'nda düzenlenecek müzayede ile satışa çıkarılıyor. 

Ömer Uluç

Komet

Hikmet Onat



Ali Rasim Efendi



Daha fazla bilgi için;















16.02.2011_Hürriyet gazetesinde bir haber okudum.. aynen aktarıyorum..

Statik ömrü bitti, yıkın yenisini yapın

Üsküdar Altunizade'deki Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camisi, statik ömrünü tamamladığı gerekçesiyle yıkılıp yeniden inşa edilecek. 1978'de temeli atılan cami 1980'de ibadete açılmış, minareleri ise 1983'de tamamlanmıştı. 

İmar ve Bayındırlık Komisyon raporuna göre, statik ömrünü tamamlayan caminin yıkılarak yeniden inşa edilmesi için gerekli plan düzenlemelerinin yapılması taleb edildi. Maliye hazinesi adına kayıtlı 6 bin 790 metrekarelik alanda bulunan caminin, üniversite alanında kaldığı için yeniden inşa edilemediği, bu sebeple dini tesis alanına alınması gerektiği belirtildi.

Eğitim amaçlı cami

Üsküdar Kaymakamlığı ve Müftülüğü'nün görüşlerinin de yer aldığı raporda, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin eğitim amaçlı uygulama camisi olarak kullanıldığı belirtildi. Konuyla ilgili talepleri inceleyen komisyon, alanın dini tesis alanına alınmasını onaylayarak, Büyükşehir Belediyesi'ne havale etti. Büyükşehir belediye meclisi komisyon raporunu oybirliğiyle kabul ederek plan değişikliğini onayladı.

Fatma Aksu/ İstanbul

17.2.11

Hazine Avcıları Tarihi Harap Etti

Doğa Sevenler Derneği (DOSEV) üyeleri Denizli / Çamlık Dağı'na düzenledikleri gezide, MS.6.YY'a ait, koruma altındaki, Bizans Kilisesi'nin sunağını hazine avcıları tarafından parçalanmış olarak buldular.

Geçtiğimiz yıl sağlam olarak fotoğraflanan sunağın yanı sıra çevrede kaçak kazı çalışmalarınında yapılmış olduğu tespit edilerek yetkililere bildirildi.

10.1.11

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti_Kentsel Projeler_Restorasyon/ Kariye Müzesi

Kariye Müzesi
İstanbul 2010 AKB Ajansı'nın desteği ile onarılıyor.. Kariye Manastırı, Bizans Dönemi'nin İsa'ya adanmış en önemli manastırlarından. Türkiye'deki eski kiliseler arasında, içinde en fazla mozaiğe sahip olanı. 6.YY başlarında inşa edildiği bilinen Kariye Manastırı, fetihten sonra camiye çevrildi, 1948'den bu yana da müze olarak kullanılıyor. İstanbul'daki müzeler arasında günlük ziyaretçi sayısı bakımından üçüncü sırada geliyor. Mozaikleri ve freskleriyle sanat tarihi açısından önde gelen yapılardan olan Kariye, hem İstanbul kent tarihi hem de kültür turizmi açısından çok önem taşıyor. İstanbul 2010 AKB Ajansı desteğiyle müze için bugüne kadar hazırlanmamış projeler üretildi.

Kariye Müzesi - Mozaik - Detay

Restorasyon uzmanı yüksek mimar M.Çıngı Salman, hem müze yapısını hem de mozaiklerini ön plana çıkaracak bir restorasyon projesi hazırladıklarını, projeyle yapının gelecek kuşaklara aktarımı için gereken korumanın alt yapısını oluşturduklarını söylüyor.

Kariye Müzesi - Kubbe

Kariye Müzesi - Kubbe - Mozaik - Detay

6.YY başlarında inşa edildiği bilinen, Osmanlı Döneminde cami olarak kullanılan yapının etrafında zamanla oluşan medrese, tekke, türbe, çeşme, imaretle birlikte bir manzumenin merkezi olan Kariye, İstanbul'daki müzeler arasında günlük ortalama ziyaretçi sayısı bakımından Ayasofya Müzesi, Topkapı Müzesi'nin ardından üçüncü sırada geliyor.  Mozaikleri ve freskleriyle kültür turizmi açısından önem taşıyor.

Kariye Müzesi - Mozaik - Detay
Bütün bu önemine rağmen Kariye Müzesi, gerekli fiziksel şartların sağlanamaması nedeniyle bir taraftan tahrip olmaya devam etmiş, diğer taraftan da ziyaretçilerine değerlerini yeteri kadar sergileyememesi saptanmış.

İstanbul 2010 AKB Ajansı desteği ile Kariye Müzesi'nin projelerini Işık Proje Hizmetleri tarafından hazırladı. Müzenin öncelikle bugüne kadar hazırlanmamış rölöve, restitüsyon ve restorasyon projelerinin hazırlanması sağlandı. Restorasyon uzmanı, yüksek mimar M.Çıngı Salman ziyaretçi sayısının yoğunluğuna ve rutubet sorunu olan yapının bu kadar yoğun ziyaretçiyi kaldıramadığına dikkat çekiyor. Çözüm önerisi ise son derece uygulanabilir: "Müzeye bir anda 250-300 kişilik ziyaretçi kafilesi gelebiliyor. Onların nefes alıp vermeleri sonucu oluşan nem bile mozaikleri olumsuz etkiileyebiliyor. Ziyaretçiler daha küçük gruplarla müzeye alınabilir."

Kariye Müzesi - Mozaik - Detay

Projenin Adı: 
Kariye Müzesi Rölöve, Restitüsyon, Restorasyon ve Tesisat Projelerinin Hazırlanması

Müellifi/ İlgili İdare:
İstanbul İli Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Süre: 
7 Ay

Bütçe:
159.300TL

Başlangıç - Bitiş Tarihi: 
07.05.2009 - 08.12.2009

Özeti/ Hedefi/ Amacı:
6.YY başlarında ina edildiği bilinen Kariye Manastırı, Bizans Döneminin önemli manastırlarından biri olup manastırın ayakta kalan kilise yapısı, önce camiye daha sonrada müzeye çevrilmişti. Kariye Müzesinin rölöve, restitüsyon, restorasyon ve tesisat projelerinin hazırlanarak yapının belgelenmesi ve restorasyon uygulamalarına gerekli zemini oluşturan projeler İstanbul 2010 AKB programı kapsamında hazırlatıldı.

6.1.11

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti_Kentsel Projeler_Restorasyon_Arkeoloji Çalışması/ Küçükyalı Arkeolojik Park

İstanbul Anadolu Yakasında gerçekleşen en kapsamlı arkeoloji çalışması olan Küçükyalı ArkeoPark, kentin tarihi hakkında önemli ipuçları veriyor.

Küçükyalı'daki Orta Bizans dönemi Satyros Manastırı'nın içinde bulunduğu alan, arkeolojik park olarak İstanbul'a kazandırılıyor. İstanbul'un ilk ve tek arkeoloji parkı Küçükyalı ArkeoPark, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı çalışmaları çerçevesinde hayata geçiriliyor.

ArkeoPark Projesi ile Küçükyalı'daki arkeolojik alanın koruma altına alınması ve kentin tarihine ışık tutulması amaçlanıyor. İstanbulluların kazı alanıyla yakın ilişkide olması planlanan proje çerçevesinde arkeolojik alanın etrafında halkın kullanımına açık yeşil bir alan oluşturulacak. Tarihi alan arkeolojik verilerini öne çıkaran kültür ve dinlence alanı olarak gezilebilecek, bilgi merkezi ve eğitim atölyeleriyle etkinlikler merkezi haline getirilecek.





İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı desteği, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Arkeoloji Müzeleri, Koç Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü, Maltepe Belediyesi ve semt halkının işbirliğiyle 2008'den bu yana süren proje kapsamında yapılan arkeolojik kazılarda bugüne kadar örneği bulunmayan 9.YY mimarı kalıntıları ve Orta ve Geç Dönem Bizans sikkelerine ulaşıldı. Alanda ortaya çıkan mühürler, keramikler, kandiller ve yiyecek içecek kalıntıları dönemin gündelik yaşamına dair önemli ipuçları veriyor. Patrik mezarı ise alandaki en önemli bulgulardan. İmparator I. Mikhael'in oğlu Ignatius'a ait mezar, Vatikan arşivindeki 11.YY'a ait bir tasvirde resmedilmiş Bu tasvirde 877 yılında ölen Ignatius'un Ayasofya'da gerçekleşen defin töreninin ardından Küçükyalı'ya getirilip mezara nakledilmesi yer alıyor; o tarihlerde ayakta olan, Adalar'dan ve denizden görünen etkileyici anıt yapı belirgin bir şekilde görülüyor. Bölgede Bizans İmparatorunun yazlık sarayının da bulunduğu biliniyor. Alt yapıyı oluşturan büyük sarnıcın ise Kayışdağı'ndan getirilen suyu depolamak için kullanıldığı tahmin ediliyor. Çok kubbeli sarnıcın üst bölümü bugün çökmüş durumda. Ancak üstündeki Satyros Manastırı'nı taşıyan büyük açıklıklı bölüm ilk günkü gibi ayakta duruyor.


ArkeoPark ile İstanbul ne kazanacak?

Arkeolojik alan koruma altına alınarak tahribatın önüne geçilecek
Kentin tarihine ışık tutulacak
Rehberli turlar ve güncel sanat etkinlikleri düzenlenecek
Bilgi danışma merkezi ve eğitim atölyeleri kurulacak ve alan bir etkinlikler merkezi haline getirilecek
Arkeolojik alanın etrafında halkın kullanımına açık bir koruma bandı ve yeşil alan oluşturulacak
Tarihi alan bir kültür ve dinlence alanı olarak gezilebilecek
Alan, bölgenin gelişmesine ve yaşamın zenginleşmesine katkı yapacak
Sürdürülebilir bir planlama modeli ile kültürek mirasın korunması ve gelişmenin yanı yana, birbiriyle çelişmeden, birbirini destekleyerek gerçekletirilebileceği gösterilecek


Koç Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç Dr. Alessandra Ricci, Satyros Manastırı'nın Patrik Ignatius tarafından yaptırıldığını ve bu kompleksi oluşturan binaların çoğunlu bütünlüklerini günümüze kadar koruyamadıkları halde İstanbul'daki Bizans arkelolojisi adına emsalsiz olduklarını söylüyor.

Ricci "Yeraltı sarnıcı ve ona bağlı su kanalı, sarnıcı çevreleyen ve dikdörtgen bir platform oluşturan istinat duvarı, platformdaki mimari kalıntılar.. Hepsi yapıldıkları zamana göre yenilikçi mimari öğeler taşıyor. Manastır Kulesi geçen yıl kazıldı. 2010'da Manastır Kilisesi'nin kazılması planlanıyor" diyor.

Doğumundan beri Çınar Mahallesi'nde yaşayan ve babası geçmişte semtin muhtarı olan Ayşem Moroy, yıllardır bu arkeolojik alanın korunması için büyük bir çaba gösteriyor. Mahalle halkı da arkeolojik alanın yaşam kalitesini geliştireceğini düşünüyor. Ayrıca, Alman, Fransız, İtalyan, Türk çok sayıda arkeolog bu projeye destek veriyor.

Proje Fiat-Tofaş'ın yanı sıra İtalya'daki Milano Politeknik Üniversitesi de katkı sağlıyor. Proje çerçevesinde 2009 yılının ağustos ayına kadar yapılan arkeolojik kazılarda elde edilen çok sayıdaki veri, proje ekibi tarafından kayda geçirildi.

Proje Adı:
Küçükyalı Arkeo Park Projesi II

Müllifi/ İlgili İdare: 
Dr. Alessandra Ricci, Koç Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü

Süre:
Haziran 2010 - Aralık 2010

Bütçe:
707.333TL

Özeti/ Hedefi/ Amacı:
2008'de başlamış 2009'da İstanbul 2010 AKB Ajansı'nın katkılarıyla devam etmiş olan kazının, konservasyon ve restorasyon çalışmalarının 2010 yılında devam etmesi planlandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı'na İstanbul Arkeoloji Müzeleri ortaklığıyla koruma projesi statüsü için başvuruldu. Koruma projesi statüsü bu proje için 3 yıl (2010-2012) olarak belirlendi ve arkeolojik çalışmalar, koruma projeleri ve diğer aktiviteler yıl boyunca sürdürülebilecek. Projenin 2010 yılında gerçekleşmesi planlanan bölümü, arkeolojik kazı çalışmalarıyla araştırılması, gerekli restorasyon ve konservasyon işlemlerinin yapılması, semt sakinlerine kültürel miras ve tarihsel bilinç farkındalığı kazandırılmasını amaçladı.

5.1.11

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti_Kentsel Projeler_Restorasyon/ Kılıç Ali Paşa Camii



Kılıç Ali Paşa Cami


Kaptan-ı Derya Kılıç Ali'nin Mimar Sinan'a yaptırdığı Kılıç Ali PAŞA CAMİ, Beyoğlu'nun Tophane semtinde bulunuyor.İstanbul ulaşımının kilit noktalarından birinde bulunan, deniz ve kara trafiğinin yarattığı hava kirliliğinden olumsuz etkilenen bu 16.YY yapısı caminin 2010 projeleri kapsamında yapılacak esaslı restorasyonuyla hayatı devam ettirilecek..

Osmanlı Dönemi İstanbul'unda şehrin başlıca iskelelerinin başlarında bir cami bir de çeşme yapılıyordu. Galata taraflarının en önemli şehir iskelelerinden Tophane İskelesi başında da Kılıç Ali Paşa Cami'nin yeri seçilirken, kurucusu Kaptan-ı Derya Kılıç Ali'nin uzun denizcilik yaşamının göz önünde tutulduğu, su kıyısına yakın bu yerin bu nedenle uygun görüldüğü sanılıyor. Şehir topografyasındaki değişiklikler yüzünden bugün cami ve külliyesi ne yazık ki artık kıyıdan uzakta bulunuyor.

Kılıç Ali Paşa Cami _ İç Görünüş
Caminin cümle kapısı üzerindeki tarih kitabesinden 1580-81 yıllarında tamamlandığı anlaşılıyor. Buna göre Kılıç Ali Paşa Cami, Sinan'ın yaşlılık döneminde yarattığı son eserlerden biri. Mimar Sinan, çok daha küçük ölçüde olmak üzere, Ayasofya'nın planını ve Osmanlı Dönemi Türk Mimarisinin unsurlarını kullanarak bu eserini inşa etmiş. Böyle bir uygulamaya geçmiş olması, Sinan'ın bir değişiklik denemesi yapma isteğiyle açıklanıyor. Ayasofya ile benzerliği en fazla vurgulayan elemanın, iki yandaki birer çift destek payandası olduğu, burada Mimar Sinan'ın çok iyi incelediği Ayasofya planı ile üst yapısını, gerek estetik gerek statik bakımlardan kusursuz olarak, değişik bir mimari anlayışla yorumladığı söyleniyor. Bu bakımdan Kılıç Ali Paşa Cami'nin basit bir taklit değil, Ayasofya mimarisinin geliştirilmiş bir aşaması olduğu belirtiliyor.

Kılıç Ali Paşa Cami

Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün mülkiyetindeki külliyenin içerisinde yer alan bu önemli camimizin onarımı, 2010 projeleri kapsamında yapılmaktadır.


Projenin Adı: 
Beyoğlu Kılıç Ali Paşa Cami Restorasyonu

Müellifi/ İlgili İdare: 
Vakıflar Genel Müdürlüğü

Süre: 
400 gün

Bütçe: 
7.202.720TL

Başlangıç-Bitiş Tarihi: 
19.04.2010 - 23.05.2011

Özeti/ Hedefi/ Amacı:
16.YY Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa'nın Mimar Sinan'a yaptırdığı, Beyoğlu ilçesinin Tophane semtinde  bulunan Kılıç Ali Paşa Cami, Ayasofya'nın küçük boyutta bir kopyası niteliği taşıyor.Vakıflar Geneş Md. müşkiyetindeki külliyenin içerisinde yer alan caminin restorasyonu İstanbul 2010 AKB programı kapsamında yapılıyor. Çeşitli dönemlerde onarılan caminin kurul onaylı projesine, devlet ve üniversite arşivlerinde yer alan belgelere, yerinde yapılan ayrıntılı araştırmalara göre elde edilen verilere dayalı olarak bilimsel kurulun kararları doğrultusunda restorasyonun gerçekleştirilmesi amaçlanıyor.




Ajandalarınıza kaydedin 58.Venedik Bienali yaklaşıyor..

MIAMI | Art Basel bizlere en güzel sanat günlerini sunup bittiğine göre artık önümüzdeki büyük sanat olaylarına bakabilir, ajandamıza kayded...