31.10.10

Tablolarda Çatlak Oluşumu

Resimde 2 çeşit çatlak bulunmaktadır:
1. Zamana bağlı; yaşlanma çatlakları
2. Kuruma esnasındaki çeşitli durumlara bağlı; kuruma çatlakları (Kuruma çatlakları sanatçının kullandığı malzeme ve teknikler sebebiyle oluştuğu için restorasyon müdahalesi ile durdurulamaz ama daha fazla hasar almaması için mutlaka önlem alınmalıdır)




30.10.10

Ahşap Onarımı










Ahşap Onarımı yapabilmek için restorasyon çalışmalarına başlamadan önce, ahşabın kompleks yapısını ve çevresel faktörlere verdiği reaksiyonları anlamalıyız.

17.yy ’dan itibaren ahşap paneller en çok kullanılan resim arkalığı olmuştur. 

Dürer, Raphael, Rubens, Rembrandt gibi birçok usta sanatçı en önemli şaheserlerini genellikle ahşap paneller üzerine yapmıştır.

Sanatsever gözler için bu paneller çok sağlam gibi gözükse de restorasyon ile uğraşanlar için en önemli endişeyi oluşturmaktadır. 

Birçok başyapıt aşağıdaki sebepler ile onarılamaz şekilde zarar görmüş veya  tamamen yok olmuştur:



  1. Sanatçı tarafından resim arkası olmak için elverişsiz, uygun olmayan ahşap malzeme kullanımı
  2. Yanlış çevre koşullarında saklama ve teşhir: zararlı böcek tahribatı, nem, ışık sorunları, vb
  3. Nakliye sırasında izlenen yanlış çevre koşulları, taşıyıcılar tarafından yapılan dikkatsizlikler
  4. Gözetim ihmalleri: obje sahipleri tarafından yapılan dikkatsizlik ve bakım ihmalleri
  5. Gereksiz restorasyon müdahaleleri: çivilemek, askıya almak, yanlış yöntem ile ilaçlamak, vb
  6. İnsani faktörler: vandalizm, savaş, terk vb
  7. Doğal afetler: deprem, heyelan, sel vb 

Sonuç olarak, ahşap malzemelerde genellikle karşımıza çıkan sorunlar;
Panelleri birlikte tutan yapışkanın çözülmesi
Ahşap panellerin çatlaması
Ahşap malzemenin kasılıp daralması ve bunun neticesinde de boya katmanının ahşaptan ayrılması
Zararlı böcekler ve Değişken nem sonucunda ahşabın zayıflaması 
vb çeşitli sorun ile karşılaşmaktayız..



29.10.10

Cumhuriyet Bayramımız KUTLU OLSUN!!



Topkapı Sarayı’nda Gizli Çini Hazinesi_Prof. Dr. Filiz Yenişehirlioğlu @ İstanbul Araştırmaları Enstitüsü/ Pera Müzesi

Topkapı Sarayı_I
Topkapı Sarayı, İstanbul Saray Burnu’nda, Osmanlı İmparatorluğu’nun 600 yıllık tarihinin 400 yılı boyunca devletin idare merkezi olarak kullanılan ve Osmanlı Padişahları’nın yaşadığı bir Saray’dır.

Bir zamanlar içinde 4000’e yakın insan yaşayan Saray herzaman gizemini korumuş ve Cumhuriyet ile birlikte “Müze-Saray” olarak günümüzde hergün binlerce turistin gezdiği en önemli tarihi yapılarımızdan birisidir.

Mimarları Alaüddin, Davud Ağa, Mimar Sinan ve Sarkis Balyan olan Saray, her dönem, ihtiyaçlar doğrultusunda şekillendirilmiştir. Her padişah isteğine göre Saray’dan bazı bölümleri çıkarmış bazı bölümleri eklemiştir. Böylece, Saray kendi içinde gizemli bilgileri hapsetmiş, zamanla maddi manevi bütün hatıraları biriktirmiştir. Halıdan perdelere, hediye vazolardan çini panolara, tabak takımlarından tekstil ürünlerine Saray’da herşey saklanmıştır.

Topkapı Sarayı_II
Günümüzde bu hatıralardan kimisini yerinde görebilirken kimisi sarayın gizli kalmış uçsuz bucaksız köşelerinde karşımıza çıkmaktadır.

Birçok bölümden oluşan Saray kabaca 3’e ayrılır:
1.Divan Bölümü (Osmanlı İmparatorluğu’nda, şimdiki Bakanlar Kurulu gibi memleketin önemli işlerini gören Divan-ı Hümayun Topkapı Sarayındaki Kubbealtı dairesinde toplanırdı) 
2. Harem (Padişahın özel yaşamını sürdürdüğü,  annelerin, eşlerin, cariyelerin ve çocukların yaşadığı aynı zamanda şehzadelerin  eğitim aldıkları)
3. Bab-ı Hümayun’dan girilen, asimetrik planlı Avlu ( saray-kent-devlet üçlü yönetim sistemin ikinci derece öneme sahip olan yapıları yerleştirilmiş olan alan)

Hanedan süresince, Nakkaş Seyyid Lokman’ın Hünername-i Al-i Osman eserinde resmedildiği gibi Topkapı Sarayı’nda hiyerarşik bir hayat yaşanmaktaydı.. Saray’daki hemen herşey saklanmış ve günümüze gelmiştir..

Genelde tüm Osmanlı yapılarında olduğu gibi Topkapı Saray’ı da çinilerle kaplıdır. Tabii sergilenen birçok eserin yanı sıra Saray’ın depolarında gün yüzü belki de hiç görmemiş birçok tarih parçası gizemini korumaktadır.

Değişik tarihlerde yapılmış çiniler, farklı teknikler kullanılmış çiniler bize dönemleri ile ilgili birçok bilgi vermektedir. Özellikle en çok çini kullanımı olan Harem’de 16.yy ile cumhuriyet dönemi arasında hemen her yeni üsluptan örnekler bulmak mümkün..

2001 yılında, Topkapı Sarayı Müze Direktörü, Dr. Filiz Çağman’ın Hacettepe Üniversitesi’ne Saray’ın çini koleksiyonunu arşivlemek, envanter altına almak için başvurması ile başlayan ve 26 ekim 2010’da bizlere Prof. Dr. Filiz Yenişehirlioğlu’nun Pera Müzesi’nde anlattığı bu proje ile Saray’da bulunan 24.500 adet parça belgelenmiş ve halen envanter altına alınmaya devam etmektedir..

Öncelikle Dr. Filiz Çağman’a böyle bir projeyi başlattığı için ve tabii Prof. Dr. Filiz Yenişehirlioğlu’na bu projeyi bizlerle paylaştığı için çok teşekkürler..

Konferans Notlarım:

>> Topkapı Sarayı’nda gizli kalan çinilerin envanteri yapılırken, belgeleme ve arşivleme için dikkate alınan ana kriter Restorasyon esnasında bulunup kullanılabilmesi için desene göre kategorize edilmesi..

>> Restoratör önce arşivden ihtiyacı olan parçanın fotoğrafını bulacak, ardından envanterden parçayı bulup yerinde kullanabilecek..

>> Parçalara yapılan uygulamalar sırası ile; ayırma, yıkama, kurutma, gruplama, envanter çalışması, katalog oluşturulması ve çinilerin kutulanması.. 


>> Arşiv için kullanılan program: file maker


>> Programı özetlemek gerekirse; parça no- parçanın fotoğrafı- kutu no- parçanın tanımı- geldiği yer- diğer bağlantılar- en- boy- kalınlık- dönemi- kökeni(osmanlı/ avrupa/ diğer)- üretim yeri (İznik/ Kütahya..vb)- türü( pano/ taçlandırma kuşağı/ konsol..vb)- astar var mı yok mu- boyası- biçimi- hamur rengi- hamur niteliği- damga- durum- bezeme tekniği… Vs şeklinde detaylı bir envanter çalışması..

>> Bu arşivleme projesi başladığı günden günümüze, çini olmayan da birçok parça ile de karşılaşıp onlarda kayıt altına alınmış; sedef, mermer kabartmalar, yazılı tabak parçaları, mücevher kalıpları, şamdanlar, taş bezemeler, lüleler, vb.

>> Tarih aralığı olarak en çok 17.yy’a ait çini parçalara rastlanmış.. Bulunan parça sıklığı sırasıyla 17.yy - 18.yy – 20.yy – 16.yy – 19.yy – 15.yy

>> Bunun sebebini mimarlık tarihi ile açıklamak mümkün; 17.yy’da yaşanan büyük Harem yangını sonrası restorasyon çalışmaları sebebiyle en çok parça kullanılmış olmalı..

>> Çinilerde birçok farklı sıva ile karşılaşılmış; Horasan Sıva – Alçı Sıva – Beton Sıva, vb.

>> Bulunan çini parçalar teknik ve imalat konusunda çok zenginmiş..

>> Bulunan parçalarda dikkat çekici bir özellik, çini ile uğraşanlar bilecektir;  tutturması en zor olan renk kırmızı..

>> Karşılaşılan örneklerde bazı çinilere, zaman içinde, üzerinden sıva yapılmış ve kompozisyonlar tamamlamış, bazılarında ise kompozisyon çizim olarak tamamlanmış..

>> Arşivleme süresince, çini parçalarının arkalarında çok ilginç damgalara rastlanmış.. Bu damgaları her sene gelen öğrenciler bir mantık dizisine oturtmaya çalışsada bir sonuca varılamamış.. Ustaların kendilerine göre simgeleri, uygulanacak yer (örneğin; Karaağalar Koğuşu) ve/veya imalat yeri (örneğin; İtalya) yazılmış, resmedilmiş..

>> Bulunan en erken dönem örnekleri çok kalın hamurluymuş.. Bursa örneklerine benzerlik gösteriyormuş.. Anakronik örnek 15.yy.. II.Grup çok renkli sırlı teknikle yapılmış.. Bunlar İran’dan gelen bir imalat olabilir.. Ayrıca bu grup kendi içindede 2 gruba ayrılıyor; erken dönem; kırmızı hamur ve açık bırakarak; 15.yy – 16.yy, hamura boya astar katılıyor.. Çok renkli grup içinde ayrıca Osmanlı olmayan bir grup daha varmış; üslup, kompozisyon, çok kırmızı hamuru sert ve kullanılan boyanın sarısı çok fosforluymuş.. Bu grubun nereden geldiği henüz açıklığa kavuşmamış; motifler ve renkler çok değişik imalat kaliteside çok kötüymüş, uzmanlar Saray’da bu parçaların ne işi var gizemini çözebilmiş değil.. Belki deneme olarak yapılmış belki bir ön çalışma ama hamuru Anadolu’dan çok farklı..

>> Arşivlenen parçalardan bazıları, özellikle 16.yy – 17.yy, hangisi İznik  - Hangisi Kütahya anlaşılamamış.. Tabii Kütahya’da daha çok seri imalat, daha mat, daha basit kompozisyonlar, daha basit fırça darbeleri dikkat çekiyor..

>> Arşivlenen parçalarda çok az Şam işi çini ile karşılaşılmış..

>> Arşivlenen parçalarda ayrıca mermer taklitleri, yazılı panolar, mimari çizimli panolar ve tek renkli karolar varmış..

>> Tek renkli karolar için ne yazık ki İznik Kazılarına ait çok az yayın geldiği için karşılaştımak mümkün olamıyormuş..

>> Sarı renk 18.yy’da tekrar başlıyormuş.. Halbuki önceden pek beğenilip kullanılmamış ama belki Kütahya’da başlıyor ve Tekfur Saray’ına çalışmaya gelen ustalarca devam ediyor, kesin olarak bilemiyoruz.. Napoli Sarısı, Avrupa Çinileri ile bağlantılı, Osmanlı’dan çok farklı; desenler barok etkisinde malzeme farklı..

>> Biraz Kütahya biraz Hollanda etkisinde ilginç başka bir grup parça daha envanterlenmiş.. 18.yy Hollanda imalatı mı yoksa Kütahya mı kesin olarak bilinemiyor.. 18.yy olduğu için çok karmaşık.. Hamurdan veya teknikten anlamak mümkün değil çünkü bilinen tüm Kütahya’lar için çok farklı hamur ve çok farklı kompozisyonlar sözkonusu..

>> Çini parçalarında tarihler arası bakıldığında; dikkat çekici bir şekilde silisten kile doğru gidilmiş.. Dolayısıyla, başlangıçta karşımıza çıkan sert hamur zamanla yumuşamış gözeneklenmiş.. 16.yy’da silis oranı en yüksek ama zamanla silis yerini kil + kuvarsa bırakıyor..

>> 17.yy’dan başlayıp 18.yy’a kadar çıkan parçalarda karşımıza Hollanda Çinisi çıkıyor..

>> İspanya_Valencia Çinilerinden örneklerle karşılaşılmış.. Halbuki Osmanlı ile İspanya alış-veriş halinde değil.. Tahminen öncelikli olarak,  İtalyanlar ile yapılan ticarette onlar İspanya’dan alıp bize satıyor. Ayrıca, Tunus’ta imal edilen çiniler genellikle İspanya taklidi..

>> 18.yy sonu 19.yy’da İtalya – Cenova imalatı çiniler, tahminen İran imalatı olan Çin porselen taklitleri, Viyana imalatı çiniler, İtalya – Napoli imalatı porselen “büyük olasılıkla hediye edilmiş”  kullanılmamış bir takım çiniler Topkapı Sarayı’nda bulunmuş, arşivlenmiş..

Toplamda 24.500 adet çini parçanın arşivlenmesiyle, Topkapı Sarayı, çini açısından belki dünya çapında en zengin müze.. Umarız bir gün bulunan ve arşivlenen bu parçalar sergiye açabilir, bizlerle paylaşabilir..

Topkapı Sarayı_III
Ek olarak paylaşmak istediğim bazı kişisel notlar:

>> Soru_ Cevap'a geçildiğinde bazı soruların saçmalığı beni şok etti, Prof. Dr. Filiz Yenişehirlioğlu'na sabrı için tekrar teşekkürler..

>> Filiz Hanım'a bu proje kapsamında çalışan kadro sorulduğunda; kesin bir cevap alamamak beni üzdü.. Sanat tarihi öğrencilerine zorunlu staj yaptırmak mantıklı bir çözüm olsa da "gelen bütçeye bağlı olarak eleman sayımız sürekli değişebiliyor" yerine daha kesin bir kadro planı daha net bir cevap daha profesyonel olabilirdi.. 


28.10.10

SERGİ @ PERA MÜZESİ/ CSONTVARY_Macar Resminin sıradışı bir Ustası

Pera Müzesinde 20.10-12.12.2010 tarihleri arasında gezebileceğiniz Csontvary Sergisinin kuratörü Jozsef Jarkany, proje koordinatörü Begüm Akkoyunlu Ersöz’e teşekkürler..

İstanbul Kültür Başkenti 2010 Ajansı’nın Csontvary Müze’sine yaptığı katkıyla, Csontvary Müzesi ve Pera Müzesi işbirliği ile gerçekleşen sergi hakkında daha fazla bilgi için:


Csontvary bilindiği gibi bir yüzyıl dönüm sanatçısıdır. Yapıtlarında zenginlik ve karmaşa göze çarpar.. Sergide yer alan portreler özellikle muhteşem.. “Elma Soyan Kadın” ve “Model Hans’ın Karakalem Portresi” çok etkileyici..  Ve tabii ki  “Faslı Hoca”da sanatçının kendine has kullandığı renkler ve ışık bize portrenin gizemine doğru nefes kesici bir yolculuk yaptırıyor. Bu portre Csontvary’nin gizli bir otoportresi olarak görülebilir. Sanatçının özelliklerini taşıyan kahin bir çölde eğitmek ve vaaz vermek için halkını aramaktadır. Kahin yalnızdır. En büyük özlemi insanların onu anlamasıdır


Eserlerinde “göksel ses”i dinleyerek adeta resimleriyle şiir yazan Macaristan’ın bu sıradışı sanatçısını kaçırmayın..

22.10.10

YAĞLI BOYA TABLO RESTORASYONU_ RÖTUŞ TEMİZLENMESİ

YAĞLI BOYA TABLO_ TEMİZLİK

 Detay: Yüzeysel Kir Temizlenmesi

YAĞLI BOYA TABLO BİR ESERDE EKSİK BOYA TAMAMLAMA: DOLGU/ RÖTUŞ

 Detay: Sağ Kenar

TUVALDE YIRTIK ONARIMI_ÖN GÖRÜNÜŞ



Restorasyondan Sonra













TUVALDE YIRTIK ONARIMI_ ARKA GÖRÜNÜŞ

E-MAIL: eminebileydi@gmail.com

YAĞLI BOYA TABLO RESTORASYONU, tablonun temizlenmesi,  tuval onarımı "tuvaldeki yırtık ve deliklerin tamiri, astarlama, sağlamlaştırma ve germe" boya konsolidasyonu "boyadaki çatlak ve pul pul dökülmenin engellenmesi" yanlış yapılmış veya rengi değişmiş olan eski rötuşun temizlenmesi ve orjinale uygun yeni rötuş yapılması.. AHŞAP ONARIMI "Ahşaptaki deformasyonun önlenmesi, böcek deliklerinin kapatılması" ALTIN VARAK RESTORASYONU



TUVAL ÜZERİNE YAĞLI BOYA TABLO RESTORASYONU_ TEMİZLİK_ OKSİTLENEN SARARAN VERNİK TEMİZLENMESİ


TUVAL ÜZERİNE YAĞLI BOYA TABLO RESTORASYONU_TEMİZLİK

TUVAL ÜZERİNE YAĞLI BOYA TABLO_ KATMANLAR

























Yağlı boya resimde; boya katmanları, boyaların bir diğerinin üzerine gelecek şekilde üst üste sıralanması ile oluşmaktadır. 
Sanatçılar böyle bir uygulama ile boyadan optimum sonucu alabilmektedir. Genellikle kendi özgün hallerinde kullanılan boyalara beyaz eklenerek renkler açılmaktadır. Resimdeki renk efektleri optik olarak ince boya katmanlarının eksilmesi ile sağlanmaktadır. Örneğin; modelleme ve gölgeleme, zemindeki koyu renk ile elde edilmektedir. 





Boya katmanının kalınlığı, resimdeki boya çeşitliliği ve zenginliğine bağlı olarak artmaktadır. Zamana, modaya, resim atölyelerindeki eğitimlere ve sanatçıların kendi özgün stillerine, ellerindeki imkanlara bağlı olarak boya katmanlarının kalınlığı değişmektedir.



1. Vernik
Kuruyan yağların veya buharlaşabilen solventin içinde çözünebilen reçine solüsyonu; altında kalan zemin için koruyucu astar tabakası. İnce bir film tabakası olarak boya veya ahşap üzerine sürülür. Bileşenlerindeki uçucu solventin buharlaşması ve/veya yağın oksitlenmesi ile sertleşip kurur. Vernikler eskiden sadece doğal reçineden yapılırken günümüzde yapay reçineler ile de üretilmektedir.


2. Boya Katmanı (II.kat)
3. Boya Katmanı (I.kat)
Pigmentlerin medium ile birleşmesi ile oluşan renkli madde. Resim yapmak için kuru, su ve yağ bazlı malzeme

4. Zemin
Resimden önce tuval üzerinde birörnek doku ve emicilik sağlamak için uygulanan astar katı

5. Tuval
Yağlı boya tablolarda kullanılan keten veya pamuklu dokumalardan oluşan çeşitli ağırlıklarda kumaş


6. Kasnak
Anahtarlı veya anahtarsız, tuval bezini germek için kullanılan tahta destek

18.10.10

TARİHİ VE KÜLTÜREL MİRASIMIZIN ÇÜRÜMESİ_BOZULMASI

Bir dakika durup düşünelim: Sahip olduğumuz en eski obje kaç yaşında?! Belki bir aile yadigarı, belki de içinde yaşamakta olduğunuz ev, toprak altından çıkmış bir çanak veya deniz kenarında bulunmuş bir fosil... Bu obje ne olursa olsun zaman içinde çürüyebilir ve bozulup, yok olabilir.


Düşündüğünüz obje; sizce, sizin ömrünüzden daha uzun süre hayatta kalabilecek mi?! 



Belki onu kendi çocuğunuza veya bir akrabanıza miras bırakacaksınız, hatta belki de bir müzeye bağışlayacaksınız. 


Zamanı kendi hayatımızla orantılı düşünürsek; çoğumuz için 50 yıl uzun bir zaman dilimi gibi gözükebilir çünkü bu bizim hayatımızın yarısından daha uzun bir süreçtir ama bozulmaya sebep olan etkenler hem çok çeşitli olup hem de sadece zamanla sınırlı değildir.

Fiziksel tarihimizi koruma – geçmişten gelen nesnelerin varlığını gelecekte de sürdürebilmesi disiplini – bilincinin gelişmesi için; bu nesnelerin neden bozulduğunu ve çürüdüğünü anlamamız çok önemlidir. Eğer bozulma ve çürümenin süreçlerini anlamaya başlarsak; o zaman nasıl ve niye daha uzun süre varlıklarını sürdürdüklerini de anlayabilir; en önemlisi bu konuda neler yapabileceğimizi kavrayabiliriz.

Nesneler zamanın tahrip edici etkilerinden birçok farklı nedenden dolayı kurtulabilir. Örneğin, Leonardo de Vinci’nin yapıtları gibi değerleri kuşaklar boyunca bilinerek koruma altında olabilirler veya sadece tarihi bir hata belki de sadece şans ile bilinçsizce toprak altında kalarak korunmuş da olabilirler.



Neden bazı şeyler hayatına devam edebilirken diğerleri çürüyüp gidiyor?! Bu soru aslında çok da karmaşık bir soru değil. Bildiğimiz bir gerçek; her şeyin bir yaşama süresi olduğudur. Buna fizik kurallarında entropi - herhangi bir sistemin evrenle birlikte düzensizlik ve tesirsizliğe olan eğilimi - termodinamik - diyoruz. En basit anlatımıyla; her şeyin zaman içinde çürüyecek ve bileşenlerindeki “ham” madde haline dönecek olması kuralıdır.

Çürüme hızı için geçerli çok çeşitli etkenlerden en önemli olanları; nesnenin yapımında kullanılan malzeme bileşenleri, malzemenin nasıl kullanıldığı, saklandığı ve nesneye toplum tarafından verilen değerdir… 



Genel olarak bakıldığında; tarihsel süreçte, hayvanlardan ve bitkilerden elde edilen organik nesneler (örn: tekstil ürünleri) organik olmayanlara (taş ve metal gibi) göre çok daha hızlı çürümektedir. Bunun sonucu olarak, antik çağlardan günümüze taş ve metal objelere göre çok daha az sayıda tekstil ürünü kalabilmiştir.

Anıtlarda bozulmaya sebep olan iç nedenler dışında dış nedenlerde etkilidir. Örneğin, Mısır piramitleri 3000 yıldan uzun bir süredir hayatta kalmayı başarmıştır. Bu zaman diliminin uzun bir sürecince, kısmi de olsa kum içerisinde gömülmüş vaziyette muhafaza edilmişlerdir. Günümüzde, 100 yıldır, bu uzun sürecin sonunda hayatta kalmayı başarmış olan piramitler turizmin de etkisi ile normalin üzerinde bir çevre kirliliği ve benzeri dış etkenlere maruz kaldıklarından dolayı hızla bozulmaktadırlar.



Bozulma ve çürümeye sebep olan esas etkenler:


İç Nedenler:

· Kullanılan malzeme ve teknik



Dış Nedenler:


· Doğal etkenler / Çevresel Faktörler: böcek, ısı, nem, ışık, kirlenme (örn: hava kirliliği)


· Doğal afetler: deprem, heyelan, sel vb.


· İnsani faktörler: Vandalizm, savaş, terk, turizm, trafik, vb.


· Direkt fiziksel güçler: giyilme, aşınma, yırtılma, vb.


· Yangın


· Radyasyon (örn:mor ötesi ve kızıl ötesi ışıklar)


· Gözetim ihmalleri (obje sahipleri veya hizmetlileri tarafından yapılan dikkatsizlikler ve bakım ihmalleri)

Bozulmaya sebep olan etkenleri ortadan kaldırabilir veya sınırlandırabilirsek korumak istediğimiz kültürel varlıkların ömrünü uzatabiliriz.

Ajandalarınıza kaydedin 58.Venedik Bienali yaklaşıyor..

MIAMI | Art Basel bizlere en güzel sanat günlerini sunup bittiğine göre artık önümüzdeki büyük sanat olaylarına bakabilir, ajandamıza kayded...